Mp3 varken neden müziği Plak ,CD dinleyelim.

İçinde : Teknik Yazılar Üzerinde: Sunday, April 8, 2018 Yorum: 0 Hit: 2560

Öncelikle MP3 nedir ?

    MP3 üzerinde ilk çalışan ve mucidi Almanya'daki Fraunhofer Enstütüsü'nde çalışmalar yapan Karlheinz Brandenburg'tur. Temel olarak müziğin içindeki insan kulağının duymadığı sesleri atmakla işe başlamıştır. Algoritmayı test etmek için ise Susan Vega'nın "Tom's Diner" isimli parçasını yıllarca kullanmıştır. 
    MPEG formatı kayıplı bir sıkıştırma formatıdır. 1992 yılında MPEG Layer 1 olarak tanıtımı yapılıp kullanılmaya başlandığında ortalarda daha MP3 olayı yoktu. Daha sonra MPEG Audio Layer 2 (MP2) ve en son MPEG Layer 3 teknolojisi geliştirildi. Layer 3'ün bu kadar yaygınlaşmasının sebebi source kodunun açık olması ve isteyenin bunu herhangi bir para ödemeden kullanabilmesidir. Ayrıca MPEG Audio Layer 3 (kısaca MP3) algoritması ile audio parçalar 1:12 oranında daha az yer kaplamaktadır.MP3 sıkıştırmasının hakları dünya üzerinde bir tek firmaya ait değil pek çok firmaya aittir.


    Dijital audio olarak CD'lerdeki kayıt büyük bir oranda 16 bit olarak bulunur (16 bit, 44 Khz, Stereo) . Piyasadan aldığımız audio cd albümler hep 16 bitliktir. Özel olarak üretilmiş 24 bitlik cd albümler de vardır. 16 binary digit, 1 saniyelik analog kayıda eşdeğerdir. Bir saniyelik 44.1 Khz audio kayıt 1.4 milyon audio data biti demektir. Parçaların boylarını küçültmek için MPEG araştırma grubu ISO standartlarına uyacak şekilde müziğin kalitesini insan kulağını rahatsız etmeyecek şekilde sıkıştırmayı sağlam bir algoritma ile işe başladılar. 

   Müzik parçalarının boylarının çok küçülmesi bunların download/upload sürelerini azaltınca da, streaming yaparak direkt İnternet üzerinden yayın yapabilecek duruma gelindi. İnternet bağlantılarındaki hızlanma ile bu daha da kolaylaştı. MP3 gibi kayıplı pekçok format üretildi. Real Audio (RA), Microsoft (WMA, Windows Media File) ve benzerleri sayesinde İnternet üzerinden müzik yayınlamak ya da download etmek mümkün halde geldi. 1999 senesinde MPEG Layer 3 kullanımı serbest hale getirilince MP3 dosyalarını çalan yüzlerce player programı yazıldı. Bunların içinde en popüleri Justin Frankel'in yazdığı Winamp oldu. Frankel bu işten köşeyi, tüm hakları AOL'a yaklaşık 59 milyon dolara satarak 1999 yılında döndü. 
8, 16, 32, 64, 128, 160, 192, 224, 256 ve 320 kbps olarak sıkıştırılabilen audio track'ler günümüzde İnternet'te en bol olarak 128 kbps olarak bulunur. Evinizde audio cd'lerinizden mp3 yapacaksanız bunun 320 kbps altında olmamasına özen göstermelisiniz. 128 kbps ile 320 kbps arasında iki fark vardır. İlkinde dosya boyu çok küçük fakat kayıp fazladır, ikincisinde dosya boyu biraz daha büyük olup sonuç cd kalitesine yakındır. 
   Büyük plak ve cd firmaları ise mp3'ün mağazalardaki satışlarını düşürdüğünü öne sürüp haklarını mahkemelerde aradılar ve kazandılar. 
Teknik olarak bakıldığında MP3 türünde müzik dinlemekle ,Plak ,Audio CD dinlemek arasında görüldüğü gibi farklar oluşmakta ve kalite düşmektedir.
   FLAC adı verilen diğer bir sıkıştırma yöntemiyle bu giderilmeye çalışılsa da Plak dinlerken yaşanılan rituel (Plakların sanatsal Kapaklarını incelemek,plağı eline almak pikabın platosuna yerleştirmek ,iyi bir sistemde her enstrumanın sesini duyabilmek ve her şeyden önemlisi mp3 dinleyerek kurulamayacak dostluklar,arkadaşlıklar ,kardeşlikler kurabilmek vb...) hiç bir şeye değişilmemektedir.Bu keyfi mp3 dinlerken asla alamazsınız.
   O yüzden önce Plak ,sonra Audio cd,daha sonra ise gene bize kayıt imkanı sunan,bulunamayan veya yüksek ücretli olan plakların yerine kasetler mp3 dinlemekten çok daha iyidir.Son dönemlerde bilinçlenen müzik severler bu yüzden bu ürünleri tercih etmektedir.
Son olarak belirtmem gereken bu şekilde oluşan dostlukların ,arkadaşlıkların ,kardeşliklerin gerçekleşmiş bir örneği grubumuzda yaşanmaktadır.

Selamlar Saygılar.

YAZAR :  OĞUZ BERK (BERK PLAK)

Taglar Mp3 Plak cd

Yorumlar

Bir Yorum Bırak